Haber

Erkan Baş’tan “Abdülbaki Dakak” Tepkisi: “Hayrılıkçı Her İnsanı Bölücülük ve Terörizm Tepkisiyle Suçlayan Şerefsizler…

Şanlıurfa’da bir medresenin yanındaki ahırda ölü bulunan 12 yaşındaki Abdulbaki Dakak ile ilgili Türkiye Personel Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, “Medrese Menzil cemaatinindir. açık çok net soru.her gün adalet arayan herkes,bölücülük ve terörle itham eden vicdansızlar cevap versin bana.menzil cemaatinin bu ülkede özerkliği mi var?kendi kanunlarını kendileri mi yapıyorlar?milyonlarca insan yaşıyor Bu ülkede her gün polis sopası altında, kendilerine uygulanan bu kanunlar neden bu cemaate uygulanmıyor?”Sen kimsin, bu kaçak medreseyi nasıl açıyorsun? Bir holdingin üzerine holding kurarlar, ihaleden sonra ihale alırlar. Eyalet içindeki tüm takımlar onlardan ayrıldı. Randevudan randevuya koşuyorlar. Sen kimsin? Bunlar baştan sona çürümüş bir karanlığın ürünleridir” dedi.

TİP Başkanı Erkan Baş, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Dün 11 bin 402 TL olarak açıklanan asgari ücretle ilgili olarak Baş, “Sözde en çok üyesi olan konfederasyon, TÜRK-İŞ o masada oturuyor. TL olarak açıklama yaptı. Burası TÜRK. Açlık sınırını 10 bin 360 TL olarak açıklayan -İŞ, bu nedenle zam oranı, satın alma gücü ve zam etkisini bir kenara bıraksak bile birkaç hafta önce 13 bin 440 TL tek personel içindi ama yine de yaşamak mümkündü, bunu rakam olarak açıklarken 11.402 rakamıyla bu ülkede işçilerin neredeyse yüzde 60’ının maaşı haline gelen asgari ücreti gidip belirlemeyi halkın takdirine bırakıyoruz. TL.”

Baş’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“CAN’I HUKUKSUZ OLAN ZİNDANDAN ÇIKARMAK İÇİN MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ: Can Atalay’ın milletvekili seçilmesinin üzerinden beş hafta geçti. Ancak saraydan talimat almadan nefes bile alamayanlar, Can Atalay’ı rehin tutmaya devam eder. Sadece bir partimizin mensubunun haklarının gaspı olması nedeniyle değil, Türkiye’deki tüm yurttaşların haklarına saldırı olması ve partimizin en önemli gündemleri arasında yerini korumaya devam edecektir. çünkü TBMM’deki tüm milletvekillerinin birlikte seslerini yükseltmesi gereken bir gündem. Hatay halkının siyasi iradesine sahip çıkmak ve Can Milletvekilimizi hukuksuz bir şekilde tutulduğu zindandan çıkarmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

CAN’I KENDİ VAKİLİ OLARAK SEÇEN VATANDAŞLARIMIZLA BİRLİKTE BU HAK AKILINA KARŞI MÜCADELE VERECEĞİZ: Geçen hafta Türkiye İşçi Partisi örgütleri, Can Atalay’a özgürlük demek için ülkenin dört bir yanında sokaklara döküldü. Samandağ ve Defne ile başladım. Hatay’ın ilçelerini gezeceğiz. Bu hak gaspına karşı Can’a misyon ve sorumluluk yükleyen, Can’ı temsilcisi seçen vatandaşlarımızla birlikte mücadele edeceğiz. Geçen gün Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş’u konuyla ilgili ziyaret ettim. Devam eden tutukluluklara ilişkin olarak gerek partimizin görüşlerini, gerekse partimiz hukukçularının görüşlerini, Türkiye’de anayasa çalışması yapan saygın hukukçuların değerlendirmelerini, görüş, öneri ve itirazlarını kendilerine ilettik.

HAYAT GİDECEK VE HALKINI SAVUNMA MÜCADELESİNİ EN KARARLI ŞEKİLDE YİNE DEVAM EDECEKTİR: Bize oy veren tüm vatandaşlarımız, onbinlerce partili ve Hatay halkıyla birlikte siyasi irademizi, Anayasa’nın alenen çiğnenmesine karşı duruşumuzu ve Can’ın cezaevinden çıkması için mücadelemizi sürdüreceğiz. Somalı, Ermenekli madencilerle, Aladağ’da yanarak can veren çocuklarımızın aileleriyle, Hendek’te iş cinayeti mağduru işçi kardeşlerimizin aileleriyle ve tabii ki yakınları ve sevenleriyle mücadeleye devam edeceğiz. Gezi’de şehit olan kardeşlerimiz ve avukatları Can Atalay için. Ölecek ve halkını savunma mücadelesine en kararlı şekilde devam edecektir.

DEVLETİN HALKA, İŞÇİYE VERDİĞİ BİR ŞEYE BAKIR. ANCAK UNUTULMAYACAKTIR, AKP ÖNCESİNDE ZATEN YILDA İKİ KEZ ASGARİ ÜCRET AÇIKLANMIŞTIR: 2023 Temmuz ayı itibari ile yürürlüğe girecek olan asgari ücret dün açıklandı. Buna göre 11 bin 402 TL olarak belirlendi. Her şeyden önce, sanki bir lütufmuş gibi mevcut zamm hakkında birkaç söz söylemek istiyorum. Bu, hükümetin halka, işçilere bahşettiği bir şey gibi görünüyor. Ancak AKP’den önce yılda iki kez taban fiyat açıklandığı hatırlanacak. Bu nedenle böyle bir yetkinin verdiği bir orta artış söz konusu değildir. Aksine, bu telafi enflasyon rakamları dikkate alındığında bile, yılda iki kez artırılması oldukça olağandır.

TÜRK-İŞ, GEÇEN AY TEK BİR ÇALIŞANIN AYLIK HAYAT MALİYETİ 13 BİN 440 TL OLDUĞUNA İLİŞKİN AÇIKLAMA YAPTI: Bildiğiniz gibi bu rakamı minimum fiyat belirleme komitesi adı verilen bir kurul belirliyor. Yani en çok üyeye sahip konfederasyon olan TÜRK-İŞ işçileri temsilen o masada oturuyor. Çalışanları temsil tezgâhıyla o masaya oturan TÜRK-İŞ, geçen ay bekar bir çalışanın aylık geçim maliyetinin 13 bin 440 TL olduğunu açıklamıştı. Bu da açlığın bittiğini 10 bin 360 TL olarak açıklayan yine TÜRK-İŞ. Dolayısıyla bunları bir kenara bırakıp artış oranlarına baksak bile birkaç hafta önce tek personel için 13 bin 440 TL açıklamıştık ama yaşanabilir bir rakam. 11 bin 402 TL gibi bir rakamın belirlenmesini kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.

ÇALIŞANLARIN YÜZDE 46’SI ASGARİ FİYATA ÇALIŞIYOR: Değerimiz emeğiyle alın teriyle bu ülkede yaşayan vatandaşın aklıyla alay eden bir rezalettir. Bütün sözlerimizi geri almaya hazırız, bu artışı belirleyenler İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Antalya’da kiralık ev bulsunlar, gidip orta nüfuslu bir şehirde yaşasınlar. Minimum fiyat olarak verdikleri bu rakam ile insanlar kiralık konut bulamıyor. Bakın ev sahibi olmaktan geçtim, insanlar bu paraya yaşayacakları büyük şehirlerde kiralık ev bile bulamıyor. Asgari ücret konusunda Türkiye Personel Partisi olarak asgari fiyat ölçüsünden çok Türkiye’de asgari ücretli nüfus artışına dikkat çekiyoruz. Normalde asgari ücretle geçinen insan sayısının asgari düzeyde olması beklenir. Örneğin Avrupa ülkelerine baktığımızda bu oranın asgari ücretin yüzde 6 civarında olduğunu görüyoruz. Ülkemizde bir önceki bakanın verdiği rakamlara inansak da şu anda çalışanların yüzde 46’sı taban ücretle çalışıyor.

TEKLİFİMİZ, AŞAĞIDAKİLER HARİÇ TÜM SEÇENEKLER İÇİN TABAN FİYAT BELİRLEMEKTİR: İşçi için asgari ücreti, asgari fiyatı toplumun genel fiyatı haline getiren bu politikalara son verilmesi çağrısında bulunuyoruz. Taban fiyat numarasını tartışacağız. Ama ondan önce taban fiyatın toplumun genel fiyatı haline gelmesini kabul etmediğimizi paylaşmak isterim. Taban fiyat, hafif işlerde çalışan, uzmanlık gerektirmeyen, büyük şehirlerde yaşayan, kısacası tecrübesiz bir işçinin maaşı olarak düşünülebilir. Önerimiz, diğer tüm seçenekler için bir taban fiyat belirlemektir. Partimiz taban fiyat çalışmamızı daha önce kamuoyu ile paylaşmıştı.

BU CİNAYET EMRİ SONUNA KADAR MEHMET’İN, İBRAHİM’İN, İHSAN’IN, AHMET’İN VE FIRAT’IN KATİLLERİNİ GÖRMEYE DEVAM EDECEĞİZ. : Ankara Elmadağ’da bulunan Barutsan Makine ve Kimya Sanayii fabrikasında çalışırken meydana gelen patlama sonucu 4 personelimiz içeride, 1 personelimiz dışarıda çalıştı. Mehmet Kutlu, İbrahim Özdemir, İhsan Küçükerdem, Ahmet Ünal ve Fırat Elverir kardeşlerimiz göz ardı edilemeyecek bir iş cinayetinde hayatını kaybeden, aileleri, sevenleri, çocukları, eşleri, anneleri, babalar onlardan mahrum edilmeye zorlandı. Bu patlama haberini duyduktan sonra Soma, Amasra, Hendek ve birçok işçi katliamından bildiğimiz gibi bunun bir kaza olmadığını, Türkiye’de kaza olarak görülen şeyin bu iş cinayetlerinde hayatını kaybetmek olduğunu. , özellikle Ankara teşkilatımız. Olayı araştırmaya gittik. Maalesef yerel yöneticiler, aileler ve belediye ile yaptığımız görüşmeler sonucunda elde ettiğimiz veriler yaşananların kolay bir tesadüf olmadığını gösteriyor. Bu vesileyle ailelerine ve sevdiklerini kaybedenlere bir kez daha başsağlığı diliyorum. Türkiye İşçi Partisi olarak acılarını paylaşıyoruz. Bu iş öldüren sistem bitene kadar Mehmet, İbrahim, İhsan, Ahmet ve Fırat’ın katilleriyle hesaplaşmaya devam edeceğiz.

YÖNETTİĞİNİZ ÜLKEDE HER KÖŞEDE KAÇAK MEDREZELER VE ORTA OKULLAR AÇILMIŞTIR: Bu güç tam anlamıyla hayatı cehenneme çevirir. Bir yandan işçileri örgütsüz, güvencesiz ve en ağır koşullarda üç kuruş ölüme mahkûm ediyorlar ve bunu sağlamanın yolu da toplumu olabildiğince dindar, tarikat ve cemaatleri mümkün olduğunca dindar hale getirmekten geçiyor. ülkenin her tarafını kuşatmak. Geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa’dan döndüm. haberler anladık Kardeşlerimizden 12 yaşında bir erkek çocuk medresenin yanında asılı halde bulundu. Valilik açıklama yaptı; intihar diyor Haberlere bakıyoruz kaçak olduğu söylenen medresenin imamı kim? Hangi cemaatin altında? İçinde kaç öğrenci var? Hepsi biliniyor. Cemaat geldi, medresesini kurdu, çocukları ve ailelerini tuzağa düşürdü. Hatta bir imam atadı. Herkes her şeyin farkında. Güya kaçıyor. Gerçekten Milli Eğitim Bakanına seslenmek istiyorum. Yönettiğiniz ülkede her köşe başında kaçak medreseler ve sıbyan mektepleri açıldı. Çocukların ruh sağlığı ve ruh sağlığı kayboluyor. Yetmez, çocuklar ölür. Milli Eğitim Bakanı bu ülkede ne yapar? Çocuklarını ve gençlerini karanlık topluluklara, meçhul imamlara, bu karanlığa bırakan, öldükten sonra uydurma soruşturmalar düzenleyen, asıl işi ‘korku’ yapmak olan bir anlayışın olduğu bir ülkede bu çamurdan çıkamayız. bu tarikat ve cemaatlere yol verin.

RANGE TOPLULUĞUNUN BİR YETKİSİ VAR MI: Bu sözde kaçak medrese Menzil cemaatine aitti. Herkes bunu biliyor. Bilmeyenler araştırınca kolayca öğrenebilirler. Çok net bir soru sormak istiyorum. Allah’ın her günü adalet arayan her insanı bölücülük ve terörizmle suçlayan şerefsizler bana cevap versin. Menzil cemaatinin bu ülkede bir özerkliği var mı? Kendi yasalarını mı çıkarıyorlar? Bu ülkede her gün milyonlarca insan polis sopası altında yaşıyor, onlar için geçerli olan bu yasalar neden bu toplum için geçerli olmasın? Kimse sormuyor, sen kimsin, bu kaçak medreseyi nasıl açıyorsun? Holding üstüne holding kurarlar, ihale üstüne ihale alırlar. Eyaletteki tüm takımlar kendilerine tahsis edilmiştir. Görevden göreve koşarlar. Sen kimsin? Bunların hepsi pis kokulu bir karanlığın eseridir. Saray rejimi dindarlığı ve nefreti körüklemek için onlarla işbirliği yapıyor. Bunlardan yararlanıyor, yararlanmaya ve çalışmaya devam edeceğini hepimiz biliyoruz. AKP gitse de BKP gelse de, Menzilciler parti kursa da biz bu karanlığa sonuna kadar karşı duracağız. Enes Kara kardeşimizi unutmadığımız gibi onun emeklerini ve adını yaşatmaya devam edeceğiz.

LGBTİ PLUSLARIN KAMU ALANINDA VARLIĞI HER ŞEYDEN ÖNCE EŞİT VATANDAŞLIK SORUNUDUR: Onur Haftası’na girdik. Anayasal bir hak olan sosyal gösteri ve yürüyüşlerin valilikler tarafından tamamen hukuka aykırı bir şekilde yasaklandığına şahit oluyoruz. Onur yürüyüşleri yasaklanmakla kalmıyor, gökkuşağını geçmek, adeta gökkuşağının kendisi bir hata maddesi olmak isteniyor. Nefret ve aparatlarıyla aklını yitirmiş bir iktidarla karşı karşıyayız. Çocukların mezuniyet kutlamalarının arka planında gökkuşağı bayrakları olması nedeniyle okul yöneticileri ve öğretmenler hakkında soruşturma başlatılır. İşten çıkarmalar yaşanıyor. Huzurlu toplantılar yapmak, piknik yapmak, hatta bir kafede çay içmek isteyen LGBTİ’ler engellenip gözaltına alınıyor. LGBTİ plus kimlikleriyle yaşayan sanat yapımcılarının eserleri kasten alınıyor ve sansürleniyor. Üreticiler kara listeye alındı. Buradan tüm vatandaşlara seslenmek istiyorum; LGBTİ profesyonellerinin kamusal alandaki varlığı her şeyden önce bir eşit yurttaşlık sorunudur. Toplumun bir bölümünün varlığının, kamusal alanda varlığının yasaklanması insan haklarına aykırıdır. Yasakların ve baskıların ötesinde vatandaşlarımızın hayatını tehdit eden süreçlerden geçtiğimize dikkatinizi çekmek isterim.”

Kaynak: ANKA / Günümüz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu